tr
Nigel Warburton

Felsefenin Kısa Tarihi

Giv mig besked når bogen er tilgængelig
Denne bog er ikke tilgængelig i streaming pt. men du kan uploade din egen epub- eller fb2-fil og læse den sammen med dine andre bøger på Bookmate. Hvordan overfører jeg en bog?
Felsefe gerçekliğin doğası ve nasıl yaşamalıyız sorularıyla başlar. Felsefenin Kısa Tarihi, görünüş ve gerçek, benliğin doğası, tanrının varlığı ve hem birey hem de toplumun bir üyesi olarak nasıl yaşamamız gerektiği gibi felsefenin ana temalarına odaklanıyor. 2000 yıllık Batı felsefesini Sokrates'ten hayvan hakları hareketine kadar ana hatlarıyla sunuyor. Warburton çoğumuzun gözünü korkutan ve anlaşılmaz bulduğu felsefeyi herkesin anlayabileceği ve günlük hayatında kullanabileceği bir konu haline getiriyor. Batı felsefesinin büyük düşünürlerini kronolojik sırayla tanıyacağınız, zevkle okunacak mükemmel bir giriş kitabı. Batının düşünce tarihiyle ilgilenmek isteyenler için en uygun başlangıç noktası. -Publishers Weekly— Felsefe öğrenmek isteyenler için paha biçilmez bir klasik. Felsefenin sanıldığı kadar karışık ve zor olmadığını, tam tersine güzel bir zihin alıştırması olduğunu kanıtlıyor. -Oxford Times— Batı felsefesi tarihinde bir gezinti, öğretici ve eğlenceli. -Sacramento News and Review— (Tanıtım Bülteninden)
Denne bog er ikke tilgængelig i øjeblikket
296 trykte sider
Har du allerede læst den? Hvad synes du om den?
👍👎

Vurderinger

  • Haticehar delt en vurderingfor 4 år siden

    Tikel ne?

  • calilovcekohar delt en vurderingfor 2 år siden
    👍Værd at læse

  • emilsalmanli6019har delt en vurderingfor 3 år siden
    💡Lærerig

Citater

  • Muzaffar Israfilovhar citeretsidste år
    Yanlış olabileceği gösterilebilen tahminler yapar. "Etrafımdaki görünmez, fark edilmez periler bana bu cümleyi yazdırıyor" dersem, o zaman bu ifademin yanlış olduğunu kanıtlayacak bir gözlem yapamazsınız. Periler görünmezse ve hiçbir iz bırakmıyorlarsa var oldukları iddiasının yanlış olduğunu göstermenin yolu yoktur. Bu yanlışlanabilir-olmayan bir ifadedir, dolayısıyla bilimsel bir ifade olmaktan çok uzaktır.
  • Muzaffar Israfilovhar citeretsidste år
    kafede bir garsonu tasvir eder. Bu garson, âdeta bir tür kuklaymışçasına, son derece stilize bir biçimde hareket eder. Her şeyiyle kendini tamamıyla garson rolüyle tanımladığı izlenimini verir, başka bir seçeneği yokmuş gibidir. Tepsiyi tutma şekli, masalar arasında hareket edişi, hepsi bir

    dansın parçasıdır. Bu dans eden kişinin değil, garsonluk mesleğinin koreografisini yaptığı bir danstır.
  • Muzaffar Israfilovhar citeretsidste år
    İşte Russell paradoksundan bir örnek. Köyün birinde yaşayan ve kendisi tıraş olmayan herkesi tıraş eden bir berber hayal edin. Orada yaşasaydım, muhtemelen kendim tıraş olurdum. Her gün berbere gidip tıraş olacak kadar düzenli biri olduğumu düşünmüyorum, zaten kendi tıraşımı kendim yapabilirim. Dahası, muhtemelen benim için çok pahalı olurdu. Diyelim ki kendi tıraşımı kendim yapmak istemedim, bu durumda beni tıraş edecek kişi berber olurdu. Ama burada berberin durumu ne olur? Berberin yalnızca kendi tıraş olmayanları tıraş etmesine izin verilmişti. Bu kural gereğince, kendini bile tıraş edemez, çünkü yalnızca kendisi tıraş olmayanları tıraş edebilir. Bu onun için zor olacaktır. Genellikle köyde biri kendi tıraş olmadığında onu tıraş eden berberdir. Ama kurala göre berber bunu yapamaz, çünkü bu durumda, kendini tıraş etmiş biri haline gelir —gelgelelim, berber, yalnızca kendi tıraş olmayanları tıraş eder.

På boghylderne

fb2epub
Træk og slip dine filer (ikke mere end 5 ad gangen)