bu uğraş, erkekleri bilgi ve deneyim bakımından çok zenginleştirmiştir. Erkekler avlanırken, kadınlar derileri kesip biçer, hayvan sinirlerinden elde ettikleri iplerle dikerler, sonra delikler açarlar, deride, deniz kabuklarında, dişlerde ve bunlardan kolyeler yaparlar; bunları kırmızı kök boyalarıyla boyarlar, kırmızı tehlikeyi uzaklaştıran büyülü bir renktir onlar için. Kadının yuvadan uzaklaşmadan becerebildiği işler, toplulukta ona önemli bir yer kazandırır. Ortak mal olan araç gereçten o sorumludur ve üretkenliği ile, klanın gönenç ve refahını sağlamaktadır. Bu ikili işlev kadına öyle bir etkinlik sağlar ki, ilkel toplum böylece anaerkil bir yapı kazanır. Kadının üretkenliğini kutlulamak için erkekler onun görüntüsünü verir fildişi heykelciklere, mağara duvarlarına hayvan resimlerinin ve her şeyi başaran, beceren insan elinin gizil gücü olan el resimlerinin yanına kadını çizer mamut avcıları. Bütün bunlara karşın bazı klanlar yok olup gider, bazıları da yer değiştirirler. İnançların tapınımı için yeraltı derinliklerine kazar tapınaklarını; duvar resimleri gelişme gösterir. Resimlerdeki gerçekçilik boyutu, en iyi sonucu en güzel görüntüyü aramaya dek varır: büyü, sihir, kadınının üretken, avının bol olmasını arzulayan, doymak bilmez insanın sanatsal dehasını dürtmüş, uyarmıştır. Böylece gözlem ve anlatım gücüne dayalı, dikkate değer bir uygarlık, Aquitaine havzasından, çevrede yayılan dağlara dek uzanan bir alanda gelişme göstermiştir: mağaralarda gözüken sanat, ilerlemekte olan insanlığı sergilemektedir