bookmate game
Yusuf Atılgan

Aylak Adam

Giv mig besked når bogen er tilgængelig
Denne bog er ikke tilgængelig i streaming pt. men du kan uploade din egen epub- eller fb2-fil og læse den sammen med dine andre bøger på Bookmate. Hvordan overfører jeg en bog?
  • sefurahar citeretfor 2 år siden
    Bir

    şoför

    sövdü.

    O

    duymadı.

    Birahaneye

    girince

    ışıkları

    yaktılar.

    Bu

    önüne

    üç

    ayaklı

    yüksek

    iskemleler sıralanmış temiz çinko tezgâhlı, küçük yere ilk giren oydu. Arkada bir tek masa vardı. Duvardan yana, tezgâhın önüne oturdu. Karşısındaki raflarda boy boy şişeler sıralı.

    Adam, el alışkanlığı, kuru çinkoyu kurulayarak yaklaştı.
  • sefurahar citeretfor 2 år siden
    Saatine baktı: Dört buçuğa beş vardı. "Eve gidip okusam." Durağa yürüdü.

    "Bunları kurtarmanın yolunu biliyorum. Kocaman sinemalar yapmalı. Bir gün dünyada yaşayanların tümünü sokmalı bunlara. İyi bir film görsünler. Sokağa hep birden çıksınlar..."

    Kafasından geçene güldü. Duraktakiler dönüp baktılar. Kadının biri kaşlarını çattı. Sokakta kendi kendine sesli gülünemeyeceğini bilmeyen yoktu. "Ne adamlar be. Güldüysem güldüm, size ne?" Duramadı orda, yürüdü. Eve gitmeyecek. İçindeki 'sinemadan çıkmış kişi'yi öldürdüler. Sağ kalan sıkıntılı, kızgın. Hep ölçülü biçimli mi davranmak gerek? Kim demiş?

    Başkaları onu eve gidecek sanırken o gidip bir meyhanede içecek. Yolun çivisiz yerinden karşıya

    geçti.

    Kayıp

    giden

    otomobiller

    duraksadılar.
  • sefurahar citeretfor 2 år siden
    Arkasında, alaca karanlıkta belli belirsiz kıpırdayan insan suratlarına meydan okurcasına baktı. Ama onu kimse görmedi.

    İki saat sonra kalabalığın içinde, sinemadan bir dar sokağa çıkan sanki başka birisiydi.

    Düşünüyordu: "Çağımızda geçmiş yüzyılların bilmediği, kısa ömürlü bir yaratık yaşıyor.

    Sinemadan çıkmış insan. Gördüğü film ona bir şeyler yapmış. Salt çıkarını düşünen kişi değil. İnsanlarla barışık.

    Onun büyük işler yapacağı umulur. Ama beş-on dakikada ölüyor. Sokak sinemadan çıkmayanlarla dolu; asık yüzleri, kayıtsızlıkları, sinsi yürüyüşleriyle onu aralarına alıyorlar
  • sefurahar citeretfor 2 år siden
    Perdede dünya haberleri gösteriliyor. Bu "karı" nın yanında kalırsa bir şey göremeyecek.

    Kalktı. Sıradan çıkarken birinin ayağına bastı. Adam hiç seslenmedi.
  • sefurahar citeretfor 2 år siden
    Bu çabuk kaçış onu yanındakinin bir yerine gerçekten değmiş gibi üzdü. İçinde kıpkızıl bir öfke kabardı.
  • sefurahar citeretfor 2 år siden
    Sahibi var mı efendim?

    Orada duran paltosunu kucağına aldı. Kadın oturdu. Çantasının üstünde uzun tırnaklı uzun parmakları vardı. Az sonra ışıklar sönünce kadın koltuğun ötesine doğru toplandı.
  • sefurahar citeretfor 2 år siden
    Bir sigara içti. Salon pek kalabalık değildi. Paltosunu çıkarıp ortalarda bir koltuğa oturdu.

    Gelenlerin çoğu kadın. Bir de belki iki saatlik aylaklar, okul kaçakları... "Şunların arasında sevilmeğe değer birkaç kişi niye olmasın? Tok karın iyimserliği mi yoksa?" Başlama saati yaklaştıkça boş yerler doluyor.
  • sefurahar citeretfor 2 år siden
    Sinemaya girdiğinde üstü başı az ıslaktı. Önce yüz numaraya girdi, çıktı.
  • sefurahar citeretfor 2 år siden
    Durup sağ ilerisindeki yapılardan birinin büyük pencereli üst katına baktı. Perdeler açıktı.
  • sefurahar citeretfor 2 år siden
    Karaköy'de de indi. Yemek yedi. Lokantadan çıkınca gökyüzüne baktı: Bulutlu. Yağmur mu, kar mı bir şeyler yağdı yağacak. Oysa yürüyerek sinemaya gitmek istiyordu. Yürüdü de. Yüksekkaldırım'ı tırmanıp Tünel'e varınca köşelerinden birinde kitapçı, ötekinde bakkal dükkânı olan sokağı gördü. Döner dönmez çevresindeki gürültüyü yitirir gibi oldu.
fb2epub
Træk og slip dine filer (ikke mere end 5 ad gangen)