tr
Ali Ahmetbeyoğlu

Avrupa Hunları

Giv mig besked når bogen er tilgængelig
Denne bog er ikke tilgængelig i streaming pt. men du kan uploade din egen epub- eller fb2-fil og læse den sammen med dine andre bøger på Bookmate. Hvordan overfører jeg en bog?
  • Faik Eryaşarhar citeretfor 5 år siden
    Çünkü efsaneye göre de bu sırada Harp Tanrısı Ares, kılıcının Attila’nın eline geçmiş olması buna işaret sayılıyordu. Bu konuda Jordanes şu bilgileri vermekteydi: “Attila, tabiatı böyle olduğu için büyük işler yapacağına inanan insandı. Onun kendisine güvenini kılıcı sağlıyordu. Bu kılıç, İskit krallarının nezdinde daima kutsal addedilmiştir. Bir çoban inek yavrusunun topalladığını görünce, bu yaranın sebebini de bulamayınca endişeyle kan izlerini takip ediyor. Nihayet kılıca geliyor. Hayvan otlarken bu kılıcın üstüne basmış. Çoban işte bu kılıcı kazıyıp çıkararak hemen Attila’ya getiriyor. O, bu hediyeden dolayı teşekkür ederek, kendisinin bütün dünyanın imparatoru tayin edildiğini düşünüyor ve Ares’in kılıcı ile savaşlarda başarılı olmanın kendisine bahşedildiğine inanıyor”244, bu anlayışla Hun dış politikasının ağırlık noktası Batı Roma’ya kaymış oluyordu.
  • Faik Eryaşarhar citeretfor 6 år siden
    Jordanes Attila’nın cenaze törenini tasvir ederek: “Ordugâhın ortasındaki ipek çadırın içerisinde Attila’nın naaşı duruyordu. Bunun etrafında Hun askerlerinden seçilmiş süvariler savaş oyunları oynuyorlardı. Erkekler halk geleneğine uygun olarak saçlarını kestiler. Korku uyandıran yüzlerini derin yaralarla çirkinleştirdiler. Aynı zamanda ozanlar ve savaşçılar Hun dilinde ağıtlar söylerler. Muncuk’un oğlu Attila, en kahraman milletlerin efendisi. Sen İskitya ve Germenya’ya sahip olduğun gibi, sayısız şehirleri de zaptettin. Her iki Roma İmparatorluğu’nu da korkutarak kendine diz çöktürdün. Onlardan yıllık vergi aldın. Kaderin bütün bunları yaptıktan sonra, düşmanların hıyanetinden yahut yarasından değil, halkının arasında hiçbir acı duymadan öldün. Priskos’un anlattığına göre daha sonra Attila’nın mezarının başında strava denilen cenaze yemeği yenmiş ve defin törenine başlanmıştır. Attila’nın cesedi birbiri ardına üç tabuta kondu. Bunlardan birincisi altın, ikincisi gümüş, üçüncüsü ise demirdendi. Bu, güçlü kralın üçüne de değdiğini göstermek içindi. Demir, kavimleri yendiğinin, altın ve gümüş ise her iki Roma İmparatorluğu’nda kazandığı mevkinin işareti idi. Defin işi geceleyin ve gizlice oldu. Savaşta düşmandan alınan silâhlar, değişik taşlarla süslü altın işlemeli at koşum takımları ve krallığını gösteren değişik şeyler onunla birlikte mezara kondu. Bunlar onun sarayını süslüyorlardı. İnsana has aç gözlülüğü, bir büyük ve değerli hazineden uzak tutmak, kabrin yerini hiç kimsenin bilmemesi için mezarı kazanlar da öldürüldü”314.

    Attila’nın nereye gömüldüğü bilinmemektedir. Fakat mezarının Tuna ve Tisa arasındaki bölgenin doğu yarısında olduğu tahmin edilmektedir. Ayrıca Jordanes’in mezarı kazanların öldürülerek Attila ile gömüldüğü haberinin ise hiçbir işareti bulunmamaktadır. Mezarın, mecrası değiştirilen bir nehire gömüldüğü söylenmişse de bunu destekleyecek deliller mevcut değildir. Yalnız çok kıymetli eşyaların bulunduğu Attila’nın kabri, o zamanki şartlar altında yağma ve soygunlara karşı gizli tutulmuştur315.

    IX. yüzyıl başlarında Dünya Kroniği yazan Theophanes ise Attila’nın ölümü ile alâkalı şu notu yazar: “Bu arada terbiyeli bir hanımefendiye, güzel bir kıza aşık olarak ve bununla evlenerek çok şarap içip uykuya dalınca, burnundan ve ağzından kan aktı ve öldü”316.
  • Faik Eryaşarhar citeretfor 6 år siden
    Bu gerçeğe rağmen Attila’nın çeşitli sebeplerden dolayı ilerleyişini durdurup geri dönmesi Batı dünyasında Aetius’un zekâsı ve kabiliyeti sayesinde Roma’nın kazandığına inanılan Campus Mauriacus Muharebesi, birçok tarihçi tarafından dünyanın en önemli savaşlarından biri ve Batı Roma İmparatorluğu’nun en son zaferi olarak kabul edilmiştir.
  • Faik Eryaşarhar citeretfor 6 år siden
    Damaskios ise şunları yazmıştır: “Roma şehrinin önlerinde III. Valentinianus ve Attila arasında bir savaş gerçekleşti. Bu savaşta o kadar çok kan akıtıldı ki, sadece liderler ve ileri gelen bir kaç kişi hayatlarını kurtarabildi. Ancak bu olayda ilginç olan şudur: Savaşanların hepsi, öldükten sonra, onların ruhları 3 gün 3 gece hâlâ savaşmaya devam etmişlerdir. Evet, ruhların nasıl birbirlerine saldırdıkları ve silâhların nasıl çarpıştığı görülebiliyor ve de duyulabiliyordu. Bugüne
  • Faik Eryaşarhar citeretfor 6 år siden
    kurtuluş yolu, Attila’nın ortadan kaldırılması idi. Bu sebeple bir suikast tasarlandı. Bu sıralarda, Doğu Romalıların Hunların ele geçirdiği bazı bölgelerden uzak durmalarını, kaçakların iade edilmesini ve bunların askerî kuvvet olarak kullanılmaması istekleriyle dolu Attila’nın mektubunu getiren Hun Elçileri Edekon ile Orestes İstanbul’a gelmişlerdi. İmparatorun başvekili Hadım Chrysaphius, tercüman olan Bigila ile bir plan hazırladı. Daha sonra imparatorun da onayladığı plana göre, çok para ile aldattıklarını sandıkları Attila’nın yakın adamı ve muhafızlarının başı olan Edekon ülkesine geri döndüğünde Attila’yı öldürecekti. Bunun için geri dönen Hun elçileri ile birlikte Maximinos başkanlığında, Priskos’un da dahil olduğu bir Doğu Roma elçilik heyeti Attila’ya gönderildi. Heyetin başkanı Maximinos ile Priskos’un bu plandan haberi yoktu. Bigila ise tercüman vazifesi ile bulunuyordu. Gerçekte ise suikast için gerekli parayı ve rabıtayı sağlayacaktı. Fakat Edekon’un Attila’ya herşeyi anlatmasıyla suikast planı açığa çıktı. Bunun üzerine Attila, üzerinde suikast için kullanılacak para ile birlikte Bigila’yı yakalatarak tutuklattı. Romalıların Attila’dan kurtulmak için son ümitleri de böylece tükenmiş oldu.254
  • Faik Eryaşarhar citeretfor 6 år siden
    Attila karşısında çaresiz kalan ve moralman çökmüş olan Doğu Roma için tek kurtuluş yolu, Attila’nın ortadan kaldırılması idi.
  • Faik Eryaşarhar citeretfor 6 år siden
    Binlerce insanı savaşa zorlamıştı. Fakat buna karşın gerçek olan, Attila, hükümranlığının ilk iki yılı boyunca en azından Batı ve Doğu Roma’ya karşı hiçbir savaşı kendisi başlatmamıştı246. Buna rağmen Batı Roma, Attila’nın barış severliğine karşı hiç de iyi şeyler düşünmüyordu. Bleda’nın ölümünden sonra, Hun meselesiyle uğraşan Carpilio ve Senatör Cassiodorus elçi olarak Attila’ya gönderildi. Attila, elçiler ile yaptığı görüşmeler sonucunda aradaki barışın süreceğine dair söz verdi. Bazı kaynakların söylediği gibi barış, Cassiodorus’un cesur ve parlak konuşması sayesinde değil, Batı Roma’nın verdiği tavizler neticesinde gerçekleşti. Bunun neticesinde Sava kıyısındaki Pannonia toprakları Hunlara bırakıldı. Diğer Pannonia bölgeleri ise zaten daha önceleri Hunların eline geçmişti247. Aynı zamanda Attila’ya Magister Militium248 ünvanı tevcih edildi. Yeni ünvan, rütbeye uygun olarak yıllık düzenli bir gelir anlamına geliyordu. Gerçekte ise, Batı Roma’dan alınan bir haraçtı249. Bu esnada Batı Roma askerî savunma hattı, Norikum Mediterraneum, Valeria Media, Poetovio (Ptuj / Pettau) ve Drava’dan geri çekildi. Hunlar ile görüşmeler devam ederken, Brit (Britanya ahalisi)’lerden 446 yılında yardım istendiğine dair Aetius’a uzun bir mektup geldi. Fakat Attila’nın gücü karşısında bir Hun saldırısından korkan Roma yönetimi, yardım isteğini karşılıksız bıraktı. Bu arada beklenmedik bir durum karşısında Attila’nın Doğu Roma’ya yönelmesi, Batı Romalıları belirli bir süre rahatlattı250.
  • Faik Eryaşarhar citeretfor 6 år siden
    Hunların çağdaşı ve ondan sonraki kaynaklara göre, kısa süren fakat onlara sonsuz görünen Attila’nın hükümranlığı, “Avrupa’yı yetim bırakan” bir savaşlar tarihi idi
  • Faik Eryaşarhar citeretfor 6 år siden
    Yüksek Hun bürokrasisinin tepesinde tam olarak bilinmeyen bir soydan gelen iki kardeş bulunmaktaydı. Bunlar Onegesius (Onegesios) ile Scotta(s) idi. İsimlerine bakılırsa Pontus çevresinden Helenleşmiş barbarlardan geliyor olabilirlerdi. Bunun en çarpıcı delili Onegesius’un yaptığı antik hamamdı. Yunanca, Latince ve Hunca’yı çok iyi biliyorlardı. Onegesius, Attila’dan sonra en büyük makama sahipti. Bir ölçüde büyük vezir idi. Belki de İlek ile birlikte Hun Devleti’nin batı kanadından mesuldü. Maiyetinde esirlikten kurtulmuş olan Yunan ve Latin asıllı kişiler bulunmaktaydı. Sulh zamanlarında Hun ordusu onun komutası altında bulunurdu. Tahta sarayının yakınlarında Sirmiumlu bir ustaya hamam inşa ettirdiği, Attila’nın büyük oğlu İlek ile Akatir Hunlarına gönderildiği Priskos tarafından kaydedilmişti225. Onun en muteber adamlarından birisi idi. Komutan ve diplomat olarak büyük kabiliyetleri vardı. Romalılarla olan problemleri çözmede önemli roller oynamıştı226. Kardeşi Scotta ise Attila’nın çok yakın dostu olmakla ün kazanmıştı. Gerçekten de Attila onu daha 442-443 yıllarında Doğu Roma’ya kaçmış olan kaçakların iadesini temin etmek ve aradaki meseleleri çözmek için İstanbul’a göndermişti. Bu belki de Tuna’da vezir idi227. Yine Tuna’daki yönetim biriminde Attila’nın önemli adamlarından birisi de Berichus idi. Geldiği yer bilinmemektedir. Bunların yanında Attila’nın amcası Aybars ve Attila ile ittifak yapmış Doğu Germen menşeli Laudarik (Laudaricus) bulunmakta idi228.

    Bu çok güvenilir insanlar hem savaş hem de barış zamanlarında Attila’ya yardımcı olmuşlardır. Bunların yanında Edekon ve Ardarik’de dikkat çekmektedir. Edekon Skir asıllı ve Attila’nın saray muhafızlarının kumandanı idi. Ayrıca Attila tarafından elçilik vazifesiyle İstanbul’a gönderilmişti. Burada Attila’ya suikast işine karışmış, daha sonra Attila’ya herşeyi itiraf etmişti229. Ardarik ise, Hun hâkimiyetini kabul etmiş olan Gepidlerin kralı idi. Savaş anında askerleriyle birlikte savaşa katılırdı. Attila’ya sadakati nedeniyle, onun değer verdiği adamları arasında idi. Hatta Attila’nın yaptığı görüşmelere bile katılırdı230. Got tarihçisi Jordanes, tarihinde onun hakkında şunları söylemektedir: “Ardarik, Attila’ya sadakati sebebiyle, onun görüşmelerine katılan en ünlü kraldı. Keskin bir zekası olan Attila, gerçekte bütün krallar arasında en çok ona güvenirdi. Ardarik’i, sadakati ve nasihatleri meşhur yaptı”231. Ostrogotların Kralı Valamer de Attila’nın en sadık ve güvenilir adamları arasında idi. Valamer, 40 yıl boyunca hiçbir kralları olmayan Ostrogotların başına atanmıştır. Onun vazifesi halkını Attila’nın savaşlarına sürüklemektir232. Bunların yanında Hun sarayında Attila’nın kâtipliğini yapan Rusticius’la, tercümanlık görevi bulunan Pannonialı Constantiolus da mevcut idi233.

    Attila’nın yanında bulunan ve mühim bir mevkisi olan kişilerden birisi de Orestes idi. Savalı Orestes ile Attila’nın sarayında henüz hiçbir rol almamış erkek kardeşi Paulus, taşralı çiftlik sahipleri kökenindendi. Aile, baba Tatulus’un ismine bakılırsa Noricum’dan geliyordu. Orestes’in karısı da evvelce Noricum’a ait olan Poetovio’dan, daha az asil olmayan bir ailedendi. Kayınpederi Romulus Comes, Priskos’a göre, tecrübeli bir diplomattı. Tatulus’un çiftliği Sava ve Noricum sınırında bir yerde idi. Sahipleri 445 veya 446 yılında Attila tarafından, hâkimiyet altına alındı. Bundan sonra yerlerinden sürülmedi ve tecrit edilmediler. Yunanca konuşan Orestes’in Attila’ya isteyerek mi yoksa emirle mi bağlandığı bilinmemekte ise de, Orestes’e ilk defa 449’da İstanbul’da Skir Edekon ile birlikte elçi olarak bulunurken tesadüf edildi. Orestes belki de Attila’nın sekreteri idi. Elçiliği sırasında Attila’ya karşı düzenlenmek istenen suikast planından Attila’yı haberdar ederek, bu suikast tezgâhını bozdu. Hun protokolünde de bir kariyeri vardı. Nitekim Priskos’un da dahil olduğu Bizans elçilik heyeti, Attila ile görüşmeden önce Scotta ve Orestes ile görüştü234.

    Attila’nın ölümünden sonra Orestes kendi malının mülkünün başına geri döndü. Kendini, daha sonraki yıllarda gözden uzak tuttu. Bir ara Batı Roma’da casus olarak itham edildi. Batı Roma İmparatoru Julius Nepos’un imparatorluğunun ilk yıllarında Batı Roma ordusunun en üst komutanı oldu. Daha sonra İmparator Julius Nepos’u tahttan indirerek kendi oğlu Romulus’u son Batı Roma imparatoru olarak tahta çıkardı. Attila yanında geçen mazisinden dolayı Roma sarayında Orestes’e hiç kimse karşı çıkamadı. Sadece, yine Attila’nın adamlarından olan Skir Edekon’un büyük oğlu Odovakar, onun otoritesini kabul etmedi. Askerlere para, toprak, kendisine bizzat hâkimiyet talebinde bulunarak harekete geçti ve Orestes’i mağlûp ederek tarih sahnesinden sildi235.
  • Faik Eryaşarhar citeretfor 6 år siden
    II. Balkan Seferi

    447 yıllarına yaklaşıldığında, Attila’nın Doğu Roma politikasının daha sertleştiği görülmekteydi. Çünkü I. Balkan seferinden beri İmparator II. Theodosios, Balkanlarda Hunlara karşı bir müdafaa hattı teşkil etme teşebbüsünde bulunmuş ve Magister Officorum olan Nomus’u görevlendirerek yeni bir limes tanzimine girişmişti. Ayrıca Doğu Roma’nın ağır malî kriz içerisinde bulunması, 446’da ortaya çıkan salgın hastalık ve 447’deki büyük deprem İstanbul başta olmak üzere imparatorluğun birçok şehrinde hasarlar meydana getirmiştir. Öyleki depremin tesiriyle İstanbul surlarında çok sayıda burç da yıkılmıştı. Doğu Roma’nın askerî ve malî bakımdan içine düştüğü çok zor şartların yanında, Attila’nın hareketinin altında yatan esas sebep ise, Bizansı kat’î surette hâkimiyet altına alıp Batı Roma’ya yönelmekti. Yani alt yapısı oluşturulan cihan hâkimiyeti ülküsünü gerçekleştirmekti214. Bu arada II. Theodosios zamanında Attila, Romalılardan, daha önce ödenmeyen borçların karşılığı olarak zorla vergi topladı. Kendisine elçilerin gelmesi, kaçakların iade edilmesi ve vergiler hususunda mektup yazdı. Bu mektubu, isteklerini bildirmek üzere Doğu Roma’ya gönderdiği elçiler ile yolladı. Kendi elçileri geri dönerken de, Romalı elçilerin onlarla birlikte gelmesini istedi. Eğer bunlar yerine getirilmez ise, Doğu Roma’ya savaş açacağını belirtti. İmparator, Attila’nın mektubunu okuyunca, kendilerinde bulunan kaçakları iade etmeyeceğini, fakat derhal bir elçilik heyeti göndereceğini söyledi. II. Theodosios, Attila’nın asıl isteklerini geri çevirince Attila ordusuyla Tuna’yı geçti ve birkaç küçük kalenin alınmasından sonra çok kalabalık bir şehir olan Ratiaria’ya başarılı bir saldırı yaptı. Burası Tuna Bölgesi’nin anahtar yeri idi215. Ostrogot Kralı Valamir ile Gepidlerin Kralı Ardarik’in kuvvetlerinin de katıldığı Hun ordusu, bugünkü Bulgaristan’a girerek Oescus (Gigen) kasabası yakınında Utus Nehri’ni (Vidin Çayı) geçti. Burada, Moesia bölgesi Magister Militium’u olan ve Hunlardan Bizanslılara firar eden Got asıllı Arnegisclus komutasındaki Doğu Roma ordusunu ağır bir hezimete uğrattı. Arnegisclus da savaş meydanında hayatını kaybetti. Bu başarıdan sonra Attila Hun ordusunun bir kolunu Nikopolis (Niğbolu) civarındaki Asemus (Osem) kalesinin muhasarasına memur etti. Tuna boyundaki yerleri almak üzere de doğu istikametine başka kuvvetler sevketti. Kendisi ise esas Hun ordusu ile güneye doğru ilerleyerek, Serdica (Sofya), Philippopolis (Filibe)’i zaptederek Adrianopolis(Edirne)’i kuşattı. Kuvvetlerinin bir kısmını Edirne muhasarasına bırakarak, Durostorum (Silistre), Marcianopolis (Preslav)’i ele geçirdikten sonra, İstanbul istikametine yöneldi. Arcadiopolis (Lüleburgaz), Kallipolis (Gelibolu) ve Sestos (Akbas Limanı) şehirlerini de fethetti. Bu sırada Attila, geride mukavemet edebilecek yerleri yok etmek gayesiyle ansızın geri döndü. Trakya’dan geçerek Teselya’ya girdi ve Thermopylae (Termopil Geçidi) civarına geldi216. Artık Hun tehlikesi başkent İstanbul’u tehdit ediyordu. Doğu Roma, Hunların başarıları karşısında tamamen ümitsizliğe düştü. Bu arada Vandallara karşı Sicilya’da bulunan Doğu Roma birlikleri ile İran sınırındaki garnizonların geri dönmesi ve Prens Aspar komutasındaki bu kuvvetlerin 447 yılında Chersones’de Hunlara mağlûp olması Roma için herşeyin sonu oldu. İmparator II. Theodosios, Attila’dan barışı adeta dilenmek mecburiyetinde kaldı.

    İmparatorluğun Doğu ordusu komutanı Senatör Anatolius vasıtasıyla, Athyra (Büyükçekmece)’da ordugâh kuran Hunlar ve Doğu Romalılar arasında barış görüşmeleri yapıldı. 447’de imzalanan ve tarihte Anatolius Barışı diye bilinen antlaşmanın maddeleri şöyle idi217:

    1- Kaçaklar derhal Hunlara iade edilecek.

    2- Geçmiş vergiler karşılığında 6000 libre altın Hunlara ödenecek.

    3- Hunlara ödenen senelik vergi 2100 altına çıkarılacak.

    4- Parasını ödemeden Romalıların ülkesine kaçmış olan her Romalı esir başına 12 altın ceza ödenecek ve bu ödenmediği takdirde esir sahibine iade edilecek.

    5- Romalılar, Hun ülkesinden kendi tarafına kaçanları bir daha kabul etmeyecek218.

    Doğu Romalılar, kendilerine kabul ettirilen bu ağır şartları zihinlerini sarmış bulunan Hun korkusundan dolayı kabul etmek zorunda kalmışlardı. Çünkü imparatorluğun hazineleri saçma gösterilere, boş, faydasız şan şöhret sefalarına ve ölçüsüz zevklere hasredilmişti. Bu sebeple iktisadî olarak büyük bir felaketin içerisinde bulunuyorlar ve Hunlara ödenmesi gereken paraları temin için tedbirler düşünüyorlardı. Bu sebeple halktan haksız yere zorla vergi toplandı. Toprak vergisinden muaf tutulanlardan bile hakimlerin kararı ile toprak vergisi alındı. Herkes üzerine düşen altını getiriyor ve vergiler imparator tarafından vazifelendirilenlerce zorla toplanıyordu. Öyle ki, atadan kalma zenginliklerin sahibi olanlar, eşlerinin süs eşyalarını ve kendi değerli şeylerini satıp ödenmesi mecburî paraları temine çalışıyorlardı. Bu savaş, Romalıların o derece büyük felaketlere düşmesine sebep oldu ki, açlıktan ve intihar ederek birçok insan canından oldu. Hazine tamamen boşaltılarak Hunlara ödenecek para temin edildi. Bu sırada İstanbul’a bu iş için gelmiş olan Hun Elçisi Scotta vasıtasıyla da Hunlara gönderildi. Aynı zamanda para ile birlikte kaçaklar da iade edildi219.

    Romalılarla barış görüşmesi yapıldıktan sonra Attila, suları Tuna’ya dökülen Osima Nehri’nin ağzında kurulmuş küçük şehir Asemus’ta yaşayan Asemuslar’ın elinde bulunan Hun esirlerinin serbest bırakılmasını ve ülkesinden kaçan ve onlar tarafından Bizansa teslim edilen Romalılar için fidye ödenmesini istedi. Yoksa barış antlaşmasını onaylamayacağını belirtti. Asemus, bereketli, İllyria’dan çok uzakta olmayan, Trakya’nın bir bölümüne komşu bir kasaba idi. Bu bölgenin ahalisi Hunlar tarafından kuşatıldı. Bunun sebebi ise, Asemus halkının İstanbul’dan Hunlara gönderilen vergiyi ve kaçakları Hun ülkesine götüren heyete saldırmaları idi. Bu saldırı esnasında birkaç Hun öldüğü gibi, gerek Hun gerekse Romalı firariler de serbest bırakıldı. Ayrıca heyette yer alan bazı kişiler de esir alındı. Bu sebepten dolayı Attila, Asemuslara varmış olan Romalılar geri verilmez veya onlar için ceza olarak kararlaştırılan para ödenmez ve esir edilen Hunlar serbest bırakılmazsa kendisinin esas ordusuyla hareket edeceğini söyledi. Attila’nın bu isteklerine elçi Anatolius ve Trakya Garnizonu Komutanı Theodulus, Asemuslara mektup yazarak kendi yanlarına kaçmış olan Romalı esirleri geri vermelerini, yoksa herbir esir için 12 altın ödemelerini ve Hun kaçakları serbest bırakmalarını talep etti. 220.

    Attila devrinde Bizansa karşı gerçekleştirilen iki Balkan seferi neticesinde, Tuna boyundaki Doğu Roma savunma mekanizması çöktü. Artık Hunlara mani olacak hiçbir engel kalmamış oldu. Zaten Bizans imparatoru, Attila’nın isteklerini bir efendinin emirleri olarak görüyor ve yerine getiriyordu221. Böylece Doğu Roma ağır bir vergiye bağlanmış ve Hunların istekleri doğrultusunda hareket etmeye zorlanmıştı. Bu da Türk devlet geleneğine göre bir devletin hâkimiyet altına alınması için yeterli idi222. Yine bunun sonucunda Bizans’dan alınan altınlarla Hun hazinesi dolmuş ve Balkanlar’daki sınırları da oldukça genişlemişti223.
fb2epub
Træk og slip dine filer (ikke mere end 5 ad gangen)