bookmate game
tr
Jean Christophe Grange

Sisle Gelen Yolcu

Giv mig besked når bogen er tilgængelig
Denne bog er ikke tilgængelig i streaming pt. men du kan uploade din egen epub- eller fb2-fil og læse den sammen med dine andre bøger på Bookmate. Hvordan overfører jeg en bog?
  • b9207712157har citeretfor 2 år siden
    Pencerenin önünden ayrıldı ve odasına bir göz gezdirdi. Bir yatak, bir dolap ve dolaptan biraz büyük bir banyo. Rulo stor perde açıktı. Dışarıdan otelin neon ışıklarının aydınlattığı lavabo
  • b9207712157har citeretfor 2 år siden
    Marsilya polisinin soruşturması. Bordeaux polisine kıyasla ellerinde daha fazla kanıt vardı. Delta kanat. Balmumu. Tüyler. Katil bunları bir yerlerden temin etmişti ve bunlar sıradan
  • b9207712157har citeretfor 2 år siden
    Odanın dekoru birden somut bir görünüm kazanmıştı. Le Gali alışıldık PVC klasörleri, çelik masa ve dolapları, akrilik yer döşemesini kaldırarak ofisini yeniden düzenlemişti. Onların
  • b9207712157har citeretfor 2 år siden
    Dipteki bir başka baraka Mağribilere ayrılmıştı; kendi aralarında, entrikacı tavırlarla alçak sesle Arapça konuşuyorlardı.
  • b9207712157har citeretfor 2 år siden
    karıştırdı. Cesedin morgdaki
  • Nermin Allahverdiyevahar citeretfor 2 år siden
    — Dünya Tanrı'nın bir görünümü değil, şeytanın bir yalanıdır
  • Nermin Allahverdiyevahar citeretfor 2 år siden
    Vezüv tarafından yutulan, yok edilen şehirlerin altında da, eğer daha öncesi araştırılırsa, eskiden yutulmuş ve yok olmuş daha eski şehirlerin izleri bulunur... Aynı şey beynimiz için de geçerlidir, şimdiki hayatımız, ona destek ve gizemli bir dayanak görevi gören geçmiş yaşamımızı silmeden muhafaza eder. Belleğimizin derinliklerine indiğimizde tüm bu kalıntılar arasında kayboluruz..
  • Nermin Allahverdiyevahar citeretfor 2 år siden
    Bir çılgınlığın gerçeğe dönüşmesi için başkalarına ve kendine karşı ikna edici olmak yeterliydi
  • Nermin Allahverdiyevahar citeretfor 2 år siden
    XX. yüzyıl kuşağı, Nietzsche'nin Tan Kızıllığı adlı kitabındaki vecizesini, bir beylik söz olarak yıpranana kadar yinelemişti: "Beni öldürmeyen her şey beni daha güçlü kılar." Bu bir aptallıktı. En azından herkesin kullandığı çağdaş anlamı içinde. Her gün yaşanan acı insanı dayanıklı hale getirmezdi. Yıpratırdı. Kırılganlaştırırdı. Zayıflatırdı. Freire bunun bedelini ödemişti. İnsan ruhu, dayanıklılığının sınanmasıyla tabaklanan bir deri değildi. Duyarlı, nazik, içli bir zardı. Bir şok anında yaralanır, örselenir ve bunun izlerini hep taşırdı. Bu durumda acı, hastalığa dönüşürdü. Kendi yaşam biçimiyle. Solumasıyla, iniş çıkışlarıyla. Her seferinde daha tehlikeli bir biçimde, hiçbir belirti vermeden depreşir, kendinden beslenirdi
  • Nermin Allahverdiyevahar citeretfor 2 år siden
    Mathias bu rahatsızlığı birçok kez tedavi etmişti. Yeniyetmeler sıkıntılarını hafifletmek, boğulma duygusundan kurtulmak için kendilerini kesiyorlardı. Bu sıkıntının dışarı atılması şarttı. Bunun için de bedenin kanaması gerekiyordu. Kesikler de bu sıkıntıyı, bu boğulma duygusunu dışarı atıyordu. Hem oyalanma –psikolojik acının yerini fiziksel acı alıyordu– hem de yatışmaydı. Yara, psişik zehri bedenin dışına akıtıyormuş gibi hissediliyordu..
fb2epub
Træk og slip dine filer (ikke mere end 5 ad gangen)