İlimlerin Diliyle Allah

bir canlıyla en mükemmel canlının hücre yapıtaşları arasında esasta büyük farklılıklar yoktu. Mesela tek hücreli bir amiple trilyonlarca hücreden meydana gelen insan hücresi arasında en önemli fark programdı. Amip hücresi amiple, insan hücresi de insanla ilgili faaliyetleri yapabilecek tarzda programlanmıştı.

Gündüz ortasında güneşi görememek için ya gözü kapamak, ya da kör olmak gerekir.

İngiliz düşünürü John Locke da (1632-1704) şu değerlendirmeyi yapar: “Eğer biz akıl, zekâ ve sahip olduğumuz duygularımızla Allah’ın varlığı konusunda biraz kafa yoracak olursak insanın kendi kendine, hem de yoktan varolabileceğinin imkânsızlığını hemen anlarız. Allah’ı bilmek delillere dayanır. O da açık bilgilerle olur. Varlığımızı inkâr etmemiz ise mümkün değildir. Var olduğumuza göre bizi var edeni de kabul etmek zorundayız.”

Meşhur Alman düşünürü Kant (1724-1804) ise, “Aklımız görebildiğimiz eşyanın arkasında göremediğimiz gizli bir ilâh bulunduğunu, ona inanmamız gerektiğini normal sayar. Allah’ın varlığının akılla çelişmesi düşünülemez. Aksine yokluğunu düşünme anında çelişki başlar” der.

Thomas Carlyle’ın ifadesine göre ise “Hayret etmesini bilemeyen kimse, ardında göz bulunmayan bir gözlükten farksızdır.”